Ansiklopedik Bilgileri Alfabetik Olarak Görüntüleyebilirsiniz.

Fransa Ülkesi Hakkında Bilgi

Fransa Ülkesi

Fransa Ülkesi

(Fr. ve İng.: France), Batı Avrupa'da devlet. Kuzeyde Manş Denizi ve güneyde Batı Akdeniz arasında yer alır. Orta Avrupa'yı İber Yarımadası'na bağlayan bir kıstak görünümündedir. Kuzeydoğuda Belçika ve Lüksemburg, doğuda Federal Almanya, İsviçre ve İtalya, güneybatıda İspanya ve batıda Atlas Okyanusu'nun geniş ve derin körfezi Biskay'la çevrelenir. Güneyde Akdeniz kıyısında tümüyle Fransa topraklarıyla çevrili Monako Prensliği ve Pireneler üzerinde, İspanya - Fransa sınırında Andorra yer alır. Yüzölçümü 543.965 km2, nüfusu 58.375.000'dir (1996). Başkenti Paris, en önemli kentleri Marsilya, Lyon, Lille, Bordeaux, Toulouse, Nantes, Nice, Rouen, Toulon, Strasbourg, Grenoble ve St. Etienne'dir. Yönetim bakımından 22 büyük bölgeye ayrılır. Bu bölgelerin her birinde birkaç "departman" (idare bölgesi) yer alır. Ülkede toplam 97 departman vardır. Ayrıca Fransa dışında, Guadeloupe, Guyana, Martinique ve Réunion adlı denizaşırı departmanlar, Wallis ve Futuna adaları, Fransız Polinezyası, Yeni - Kaledonya ve Mayotte adlı denizaşırı araziler bulunur. Doğusunda ve güneyinde Alp sisteminin bazı sıraları, hatta Avrupa Alpleri'nin en yüksek doruğu Mont Blanc'ın (4.807 m.) yer almasına rağmen, Fransa, genellikle orta yükseklikte, bir kubbeleşmiş ve düzleşmiş eski dağlar ve ovalar ülkesidir. Doğal peyzaj çeşitlilik gösterir. Kuzeyde Flandre'ın Fransa'da kalan kesimi, Orta ve Kuzey Avrupa ovalarının bir devamını ve sonunu oluşturur. Bunun güneyinde, Kuzey Fransa'da en geniş alanı kaplayan Paris Havzası yer alır. Havza çevresine doğru yükselir. Havzanın merkezine doğru eğimli katmanlar bir "kuesta topografyası" oluşturur. Paris Havzası'nın daha uzak çevresinde hensinyen kitleleri yer alır. Bu kitleler doğuda Vosges (Voj), kuzeyde Ardennes, batıda Armorik (Bretagne), güneyde, ülkede en geniş yeri kaplayan ve Alp orojenezi sırasında yer yer yeniden gençleşmiş bir hensinyen kitlesi olan Massif Central'dan (en yüksek yeri Mont Dore, 1.880 m.) oluşur. Massif Central'ın batısında, Paris Havzası'nın bir benzeri olan Aquitain Havzası yer alır. Başlıca genç dağlar güneyde Akdeniz kıyısından Atlas Okyanusu kıyısına kadar uzanan (410 km.) ve doruklarının yüksekliği yer yer 3.000 metreyi geçen Pireneler ile doğu ve güneyde yer alan Alpler'dir. Fransız Alpleri, Massif Central'dan Saone-Rhone kulvarı ile ayrılır. Bu doğal kulvar, aynı zamanda Kuzey Denizi'ni Akdeniz kıyılarına bağlar. Alpler'in kuzeyinde yer alan Juralar da aynı sistemin bir koludur. Ancak yapıları ve kıvrılma biçimleri Alpler'den farklıdır. Fransa, akarsular bakımından zengin bir ülkedir. Akarsuların başlıca kaynak ve su bölümü alanı Massif Central'dır. Başlıca akarsular kuzeybatıda Ren, kuzeyde Sen, doğuda Rhone, ortada Loire ve güneybatıda Charente ve Garonne'dur. Fransa, kıstak görünümü nedeniyle Avrupa'nın başlıca üç iklim tipinin bir geçiş alanını oluşturur. Kuzey ve batıda tipik okyanus iklimi, güneyde tipik Akdeniz iklimi görülür. İç kesimlerde ve özellikle doğuda iklim az çok karasal nitelik taşır. Fransa, Avrupa'nın Sovyetler Birliği, Almanya, İngiltere ve İtalya'dan sonra beşinci kalabalık ülkesidir. Fakat nüfus yoğunluğu açısından Sovyetler Birliği dışında, adı geçen diğer komşularının gerisindedir. Özellikle Belçika ve Hollanda'ya oranla tenha bir ülke sayılır. km2ye Fransa'da 92, Belçika ve Federal Almanya'da 200'den çok, İtalya'da 165, Hollanda'da 367 kişi düşer. Oysa Fransa 19. yüzyılın başlarında Almanya ve İngiltere'den daha kalabalık bir ülkeydi. Nüfus o yıllardan bu yana çok az artmıştır. Fransa'da nüfus artışı 1850'lerden sonra durmuş hatta bazı yıllarda gerilemiştir. Savaş sonrasında ortalama binde 6 düzeyinde seyreden nüfus artış hızı, 1985 verilerine göre, binde 3,9'dur. Bu nedenle büyük bir endüstri ülkesi olan Fransa dış ülkelerden yabancı işçi getirmek zorunda kaldı. Ülkede 1971'de 3.2 milyon yabancı çalışıyordu. Fransa'nın nüfus yapısının ve ekonomisinin en önemli özelliği, kırsal ve kentsel nüfus oranlarının Batı Avrupa'daki komşularına oranla daha dengeli olmasıdır. Ekili tarım alanlarının toplamı yaklaşık 30 milyon hektarı bulur. Başlıca tarım ürünleri tahıl, (buğday ve mısır), patates, üzüm, elma, armut, kolza ve şekerpancarıdır. Ayrıca sığır, koyun, domuz yetiştiriciliği, tereyağı ve şarap üreticiliği gelişmiştir. Enerji ve yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülke olan Fransa'nın başlıca enerji ve yeraltı kaynakları; taşkömürü ve elektriktir. Petrol üretimi önemsizdir, ancak yılda 10.5 milyar m.3 doğal gaz üretilir. Petrolün büyük bölümü dışardan alınır ve özellikle limanlarda kurulu rafinerilerde işlenerek ülkenin iç kesimlerine ve büyük endüstri bölgelerine borularla aktarılır. Yeraltı kaynakları üretiminde yılda 54 milyon ton demir cevheri ve 3 milyon tondan fazla boksit üretimi başta gelir. Yılda 23 milyon ton ham çelik üretilir. Kimya endüstrisinin her kolu gelişmiştir. Fransa bu endüstri dalında dünyada altıncı sırayı alır. 310.000 işçinin çalıştığı kimya endüstrisinin 1974'teki üretim değeri 86 milyar frank düzeyindeydi. Yılda 130 milyon ton çimento, 590 bin ton alüminyum, her türlü makine, motor, 3.202.000 adet oto ve toplam 123.000 tonilatoluk gemi üretilir. Ülkedeki karayollarının uzunluğu 800.000 km.yi geçer (1984). Bunun 2.426 km.si ekspres yoldur. Demiryolları, 7.136 km.si elektrikli olmak üzere 35.000 km. (1985) uzunluğundadır. Deniz ticaret filosu 8.3 milyon groston büyüklüğündedir. 1978'de 107 milyar doları ithalat ve 98 milyar doları da ihracat olmak üzere toplam 205 milyar tutarında dış ticaret yapılmıştır. Ülkede ithalat ihracattan daha hızla gelişmektedir. İthalat içinde içinde en önemli kalemleri yakıtlar, makineler ve kimyasal maddeler oluşturur. Başlıca ihracat ürünleri taşıt araçları ve donanımı, mamul mallar ve gıda ürünleridir. Dış ticaretin yarısından fazlası AET üyeleri ve Afrika ülkeleriyle yapılır. AET üyesi olan ve karma bir yapıya dayanan gelişmiş Fransa ekonomisinde özel sektörün sınırlı bir ağırlığı vardır ve ekonomide devletin hazırladığı beş yıllık plânlar önemli rol oynar. İ.Ö. 1. yüzyıldaki Roma istilâsından önceki Fransa üzerine elde pek az bilgi vardır. O zamanlar (Galya) adıyla anılan bu ülkelerde Keltler ile şimdiki Gaskonya'nın Baskları otururdu. Bununla birlikte Galya kabileleri içinde Cermen asıllı olanlar da vardı. Beş yüzyıl süren Roma yönetiminde ülkeye, 1. yüzyılda Hristiyanlık girdi ve hızla yayıldı. 5. yüzyıl başlarında Cermen boyları Roma dünyasını istilâya başladıkları sıralarda Galya, Hristiyan, Lâtin, kalabalık nüfuslu, zengin ve yüksek düzeyde uygar bir ülke durumuna geldi. Galya'ya ilk olarak gelen Cermen boyları arasında Vizigotlar, Franklar ve Burgundlar vardı. 486'da önderleri Clovis'in yönetimindeki Franklar ülkeye egemen oldular. Clovis, Merovenj Hanedanı'nı kurdu. 8. yüzyılda Galya, Arapların istilâsına uğradığı sırada, 732'de Charles Martel, Frankları bir araya toplayarak İspanya Arapları'nı kesin yenilgiye uğrattı. 800 yılında taç giyen Karolenj Hanedanı'ndan Charlemagne, büyük fetihlere girişerek topraklarını genişletti. Ölümünde imparatorluk çocukları arasında bölündü. 843 Verdun Antlaşması'yla Batı Frankların Kralı II. Charles, Doğu Frankların Kralı Alman II. Ludwig ve Orta Frankların Kralı I. Lothar kendi topraklarını ayırdılar. Bu parçalanışta en batıda kalan bölüm, bugünkü Fransa'yı oluşturdu. Fransa'nın ayrı bir krallık olarak varlığı genellikle bu tarihten itibaren kabul edilir. Karolenjlerin son devirleri kargaşalık içinde geçti. Île-de-France (Paris bölgesi) dükaları 987'de "Fransa kralı" oldular. Böylece Capet Hanedanı'nın, 900 yıl sürecek olan egemenliği başladı. 12. ve 13. yüzyıllarda Fransa, Haçlı Savaşları'nda büyük rol oynadı. 1328 yılından sonra Capet Hanedanı'nın Valois denen kolu ülkeye egemen oldu. Bu dönem Yüzyıl Savaşları adı verilen ve İngiltere ile yapılan bitmek tükenmek bilmez savaşlarla doludur. İngilizler bir ara hemen tüm Fransa'yı işgal ettiler. Yeni Çağ'a girerken, Fransa, İngilizler'den temizlendi. 16. yüzyılda I. François devrinde Rönesans hareketi başladı. François, 1589'dan başlayarak Capet Hanedanı'nın Bourbon'daki Fransa tacını ele geçirdi. Fransa, İspanya ve Almanya ile beraberken önemli Hristiyan devleti durumuna geldi. XIV. Louis'nin saltanatı oldukça uzun sürdü (1643 - 1715). Bu dönemde Fransa, İspanya'yı da geride bırakarak Avrupa'nın Osmanlı Devleti dışında, en güçlü devleti oldu. 18. yüzyılda İngiltere'nin olağanüstü gelişmesi ve Yediyıl Savaşları'na son veren 1763 Paris Antlaşması, Fransa için yıkım oldu. Krallığın azalan nüfuzu, ülkenin perişanlığı, halkın sefaleti sonunda, 1789'da Fransız Devrimi oldu. Üç yıl sonra, 1792'de hanedan iktidardan uzaklaştırıldı. I. Cumhuriyet ilân edildi. Devrime cephe alan Avrupa devletleri ile yapılan savaşlarda başarı kazanan Napoléon Bonaparte, "Birinci Konsül" sıfatıyla Fransa Cumhuriyeti'nin devlet başkanıyken, 1804'te kendini imparatoru ilân etti. İngiltere ve Osmanlı Devleti dışında, tüm Avrupa'yı işgal eden Napoléon sonunda yenildi, 1815 Viyana Antlaşması ile Fransa eski sınırlarına itildi ve Capet-Bourbon Hanedanı yeniden iktidara geldi. 1830 Devrimi'nde X. Charles devrildi. 1848 Devrimi'nde II. Cumhuriyet kurulduysa da Louis Napoléon, 1852'de kendini III. Napoléon unvanıyla imparator ilân etti. 1870-1871 Prusya-Fransa Savaşı'ndan yenilmiş olarak çıkan Fransızlar 1870'te III. Cumhuriyet'i ilân ettiler. III. Cumhuriyet 1940'ta Nazi Alman ordularının işgaliyle sona erdi. Bu işgale rağmen, Fransız ordusunun bir bölümü, aynı yıl İngiltere'ye geçerek General de Gaulle'ün komutası altında İngilizlerin yanında savaşı sürdürdü. Fransa'nın Alman işgali dışında kalan bölümünde, geniş yetkilerle yeni bir hükümet kuran (Vichy Hükümeti), Pétain, iktidarda kaldığı 1940-1944 döneminde, giderek Almanlar ile işbirliği içine girdi. Bu sırada Fransa'da Alman istilâsına karşı kurulan güçlü bir direniş hareketi giderek güçleniyordu (Conseil National de Resistance). General de Gaulle 1942'de bağlaşıklarıyla birlikte Cezayir'e çıktı ve orada "Millî Kurtuluş Fransız Komitesi"ni kurdu (1943). Bu komite, 1944'te "Geçici Fransız Cumhuriyeti Hükümeti" hâline geldi. 1944'te başlayan Normandiya çıkarması, doğuda Sovyetler Birliği karşısında bozguna uğrayan Nazilerin sonunu belirledi. Alman yönetimi 8 Mayıs 1945'te ateşkes istemek zorunda kaldı. Siyasal partilerle anlaşamayan De Gaulle, 1946'da istifa etti. Yerine F. Gouin geçti. İkinci kurucu meclisin hazırladığı anayasa 1946'da yapılan bir halkoylaması sonunda IV. Cumhuriyet'in anayasası olarak kabul edildi. 1947'de Vincent Auriol cumhurbaşkanı seçildi. Marshall yardımından da yararlanarak Fransa'yı ekonomik ve malî çıkmazdan kurtarmaya çalışan IV. Cumhuriyet yönetimleri bazı olumlu önlemler alabildiler. Fakat IV. Cumhuriyet döneminin en önemli sorunu, hükümetlerin kolonilerin zorunlu tasfiyesi nedeniyle sürekli olarak tehlikeli bir tutarsızlık içinde olmalarıydı. Fransa özellikle Çinhindi Savaşı'nda (1945 - 1954) ve Kuzey Afrika (Tunus, Fas ve özellikle Cezayir'de) bağımsızlık hareketleri karşısında başarısızlığa uğrayarak çıkmaza girdi. Hükümetlere ve başkana daha geniş yetkiler veren yeni bir anayasayı halkoylamasından geçiren De Gaulle, 1958'de kurduğu V. Cumhuriyet'in ilk cumhurbaşkanı oldu (21 Aralık 1958). Evian Antlaşmaları ile Cezayir'in bağımsızlığı tanındı (1962). 19 Aralık 1965'te General de Gaulle halkoyu ile tekrar cumhurbaşkanı seçildi. Mayıs 1968'de başlayan öğrenci hareketleri bütün Fransa'ya yayıldı. De Gaulle meclisi feshetti. 20-30 Haziran ve 7 Temmuzdaki seçimleri, De Gaullecüler kazanmıştı. Anayasa'da bazı değişiklikler öngören tasarı 27 Nisan 1969'da yapılan referandumda reddedilince 28 Nisan 1969'da De Gaulle başkanlık görevinden istifa etti. Boher geçici olarak başkan seçildi. 15 Haziran 1969'da yapılan başkanlık seçimlerinde, Georges Pompidou başkan oldu. Pompidou'nun 1974'te ölmesi üzerine yapılan başkanlık seçimlerini ise Valéry Giscard d'Estaing kazandı. Bu dönemde Fransa ekonomisi oldukça önemli sarsıntılar geçirdi; işsizlik arttı, hükümet kemerleri sıkma politikası uyguladı. 10 Mayıs 1981'de, oyların % 51,75'ini alan François Mitterrand devlet başkanı oldu. 1981 Mayıs ayında parlamentoyu fesheden Mitterrand aynı yılın Haziran ayında yapılan parlamento seçimlerine kadar, ülkeyi geçici bir kabineyle yönetti. Seçimlerde çoğunluğu elde eden Fransız Sosyalist Partisi, Fransız Komünist Partisi'yle bir koalisyon hükümeti oluşturdu. Pierre Mauney başkanlığında kurulan yeni hükümet, özel bankalarla önde gelen bazı sanayi kuruluşlarını devletleştirdi. İşçilerin lehine ücret düzenlemeleri yaptı. Ancak ekonomiyi düzeltmede çok başarılı olamayan hükümet ihracat gelirlerinin düşmesi üzerine 1982'de devalüasyona giderek ücret ve fiyatları geçici olarak dondurdu. Mitterrand 1984'te komünist bakanları hükümetten uzaklaştırdı ve Komünist Parti ile ittifaka son verdi. Başbakanlığa Laurent Fabius geçti ve ekonomide Liberalizme belirli bir dönüş yapıldı. Enflasyon oranı düşmesine karşılık, işsizlik ve dış borçlar sorun olmaya devam etti. 1986'da yapılan Ulusal Meclis ve Senato seçimlerinde sağ partiler az farkla çoğunluğu ele geçirdi. Başbakanlık görevini Chirac üstlendi. Mayıs 1988'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini ise oyların %54,7'sini alan Mitterrand kazandı. Ve yedi yıllık ikinci dönem için yeniden bu görevi üstlendi. Haziran 1988 seçimlerinde ise, Sosyalist Parti çoğunluğu ele geçirdi ve Michel Rochard başbakanlığa getirildi. 1990'da Rocard'ın yerini Edith Cresson aldı; ama 1992'de Sosyalist Parti'nin aldığı ağır yenilgi üzerine o da yerini Pierre Bérégovoy'a bıraktı. 1993'te istifa eden Bérégovoy'ın ardından genel seçimlerde Sosyalist Parti bozguna uğradı. Mart 1993'te Mitterand, Cumhuriyet için Birlik Partisin'den Edeuard Balladur'u başbakanlığa atadı. Mitterand'ın süresi dolunca Mayıs 1995'te yeni cumhurbaşkanı için seçim yapıldı. Cumhuriyet için Birlik Partisi'nde Jacques Chirac cumhurbaşkanlığına seçildi; aynı partiden Alain Juppe'de başbakanlığa atandı.

Dost Site